| Türkçe | İngilizce | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| Genel | en yaşlı | eldest s. | ||
|
Fatima is the eldest student in our class. Fatima sınıfımızın en yaşlı öğrencisi. More Sentences |
||||
| Genel | en yaşlı | oldest s. | ||
|
The oldest workers, who are also the best paid, often pay the price of company exclusion policies. En iyi maaşı alan en yaşlı çalışanlar, genellikle şirket dışlama politikalarının bedelini ödemektedir. More Sentences |
||||
| Linguistics | ||||
| Dilbilim | en yaşlı | aîné s. | ||
| Türkçe | İngilizce | |
|---|---|---|
| General | ||
| Genel | grubun en yaşlı üyesi | doyen i. |
| Genel | bir grubun en yaşlı üyeleri | greybeard i. |
| Genel | bts grubunun en yaşlı üyesi | seokjin i. |
| Genel | (çocuk) en yaşlı | firstborn s. |
| Genel | (çocuk) en yaşlı | first-born s. |
| Geology | ||
| Jeoloji | kaydedilen en yaşlı dinozorlardan biri | fabrosaurus australis i. |
| Jeoloji | en alt tortul kayaç tabakasının en yaşlı olduğunu öne süren bir jeoloji ilkesi | superposition i. |
